Yanık Plastik kokuyordu gece
Dün sabaha karşı, yaşlı yorgun bir devrimci
intihar etti (18
Ağustos, Bodrum Torba)
O kadar sıcaktı ki gece
Su içiyorduk
damacanalarla
Naylon torbalarda birikiyordu bira
şişeleri
İşeyemiyorduk bile terlemekten.
Ava çıktığımız rüyalar düşlüyorduk da,
Tüm fişekleri tükettikten sonra
Ellerimiz boş dönüyorduk
Menzili belirsiz bir rüzgârın
Bizi bıraktığı odalarda.
O kadar yavaş akıyordu ki zaman
Bazen duruyor devam etmek istemiyordu.
Kumlarını... Tek tek tek tek... Tek...
Sayarken, güçlükle sürünen bir yılan
Derisini bir kez daha değiştirmek istemiyordu.
Sivri sinekleri
katlediyorduk beşer onar
Rengini kaybediyordu giderek beyaz duvar
Odanın tavanında derinleşen
uykusuzluk
Gözleri kurutuyor, kapaklarını
geriyordu.
Dostlarımızın biteviye sorgulayan kireç yüzleri
Anlığın asitli sularında saydamlaşarak eriyordu.
Yatağımızdaki kadınlar uzak ülkelerdi artık
Dilini konuşmayı giderek unuttuğumuz.
Hep yanık plastik kokuyordu gece
Çoktan ölmüş bir aşkın
sırnaşık eli gibi
Sürünerek dolaşıyordu
ıslak tenimizde
Bir iskemle, bir ip, bir
kapının eşiğinde
Bir süredir sabırla birini bekliyordu...