-I-
1. Rejimi tartışmak, artık-değerin üretiminin,
doğrudan üreticiden koparılarak el konulmasının özgün tarihsel koşullarınca
belirlenen “siyasi biçimin” (geniş anlamda devlet), belli bir dönemde,
coğrafyada, günlük yaşamda kendini gösterme özelliklerini tartışmaktır.
2. Rejim tartışması, bugün kapitalist üretim
ilişkilerinin, kapitalist sınıfların çıkarlarını koruyan, yeniden üreten,
genişleten “siyasi biçimin” tartışılması anlamına geliyor. Bu koruma, yeniden
üretme, genişletme işlevi, aynı anda diğer sınıf ve tabakaların, öncelikle de artık-değeri üreten sınıfların taleplerinin
bastırılmasını, sermayenin çizdiği alan içine hapsedilmesini, duruma göre
daraltılan yada genişletilebilen bu sınırların yeniden üretilmesini sağlayan
“siyasi biçimi” tartışmaktır.
3. Rejim tartışması, bu “siyasi biçimin”,
toplumun, bireylerin günlük yaşamları üzerindeki dolayımsız etkilerini, “
siyasi biçimi” yaşatan disiplin ve cezalandırma rejimlerinin de tartışılmasıdır
4. 1, 2 ve 3. Maddelerde değindiğim
tartışma konusu işlevler ve dinamikler hem bir mekanda hem de bir simgesel evrende
(dil ve kültür) içinde gerçekleştiğinden, rejim tartışması, aynı zamanda bir
taraftan, bu mekanın düzenlenmesi, denetlenmesi süreçlerinin teknolojilerinin
tartışılması, diğer taraftan bu simgesel evrenin, kültürün 1 ve 2 deki
işlevlere uygun olarak aldığı biçimleri,
üretim, yeniden üretim süreçlerinin, teknolojilerinin tartışılmasını
gerektirecektir.
5. Bu tartışma, toplumda konuşulabilir olanın, konuşmaya hakkı
olanları, sözlerine anlam yüklenenleri
kapsayan sınırlarının saptanması demektir. Bu madalyonun öbür yüzünde, “siyasi
biçimin” korunmasından sorumlu olan birey, sınıf ve tabakaların, olduğu kadar bu rejimin hedef aldığı sınıf ve
tabakaların ekonomik, siyasi ve kültürel özelliklerinin, sınıf/tabaka
şekillenmesi süreçlerinin de anlaşılması olacaktır.
6. Rejim tartışması, bu rejimin diğer
rejimlerle ilişkilerinin, dünya ekonomisindeki, devletler sistemindeki hiyerarşik
hegemonya, rekabet, dengeleme süreçlerinin de tartışılmasını gerektirecektir.
7. Tüm bunlar, rejim tartışmasının, aynı
zamanda bu rejimi değiştirmek isteyenlerin, siyasi etkinliklerinin, günlük
yaşam içinde var olma biçimlerinin, örgütlenme, rejimin bastırdığı, susturduğu
çıkarları dile getirme, savunma teknolojilerinin de tartışılması anlamına
geleceğine işaret etmektedir. Rejimin tartışılması, aynı anda rejim
karşıtlığının olası başarı koşullarının da tartışılması demektir. Birincisi,
ikincisini yapabilmek için gereklidir.
8. Rejim tartışması, aynı zamanda bir “tarihsel blokun”, belli bir tarihsel
momentte oluşan bir iktidar blokunun
betimlenmesi, özelliklerinin çözümlenmesi anlamına gelmek zorundadır. Toplumda
işçi sınıfı ve burjuvazi dışında başka sınıflar olabileceği gibi, bu iki temel
sınıf da bir çok açıdan parçalı, tabakalı bir şekillenme sergiler. Her rejim
bir tarihsel iktidar blokunun ifadesidir. Bir tarihsel blok, bir sınıflar
ittifakına, bunun içinde bir liderlik ilişkisine, bu blokun dışında ama, onu
destekleyen sınıfların tabakaların varlığına gereksinim duyar. Bu blok, destek
sınıflarının desteğini ,bloğu temsil eden rejime verilen rızayı olanaklı kılan
bir söyleme dayanır. Bu söylem öncelikle, belli bir sınıf sadakati olan “organik
aydınlar” tarafından üretilir, kültür
endüstrisi ve devletin ideolojik aygıtları tarafından yeniden üretilir, toplumda
yayılır. Bir iktidar bloku, bu anlamda bir hegemonya ilişkisine, belli özgün
tarihsel koşullara denk düşer. Blok, sürekli müzakere, pazarlık gerektiren bir
istikrarsızlık, pazarlığa, müzakerelere bağlı olarak daralan genişleyen
sınırlar içinde var olur.
9. Rejim tartışması, bu tarihsel blokun
karşısında yeni bir karşıt tarihsel blok inşa etmenin koşullarını tartışmak
demektir. Bir tarihsel bloka karşı bir örgüt, parti, akım tek başına iktidar,
rejim mücadelesi sürdüremez. Egemen tarihsel blok karşısında parti, grup,
akımların siyasi görevi, tek başarı
şansı olan işlevi, bir karşıt “tarihsel blok” oluşturmak için mücadele
etmektir.
10. Bir egemen tarihsel blok, karşısında belli bir tarihsel dönemde yalnızca belli bir
karşıt tarihsel blok kurmanın olasılığı vardır. Rejim tartışması bu, başarı şansı olabilecek karşıt tarihsel blokun özelliklerinin,
olasılıklarının saptanmasına ilişkin bir tartışmadır.
II
1. AKP rejimi özgün bir “tarihsel blok”un
ifadesidir. Bu blokun tarihsel özgünlüğü, ülke içindeki bir rejim krizinin, diğer, taraftan
gerilemekte olan bir küresel hegemonyacının bölgeyi yeniden şekillendirme
projelerinin yarattığı kritik “toplu
durum”un çakıştığı “anda” şekillenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
2. Ülke içinde 1990’ların sonunda iyice
belirginleşen rejim krizi, Osmanlı toplumunun egemen sınıfının, çok özel
konumundan dolayı, kuşaklar boyu kendini yeniden üreterek bu güne kadar
varlığını sürdürmeye devam eden bir fraksiyonu olan Müslüman entelijensiyaya,
2000’li yılların başında, liberal entelijensiyanın da katkılarıyla, sermaye
sınıfının, halkın en muhafazakar kesiminin desteğine dayanan yeni bir “tarihsel
blok” kurarak devletin yönetimini ele geçirmenin, yeni bir rejim inşa etmenin
yolunu açmıştır
3. Bu entelijensiyanın varlığının önkoşulu, maddi temeli, bir tür (dini-ahlaki) bilginin üretiminin yeniden üretiminin,
bu üretimin araçlarının, sahibi ve
denetleyicisi olabilmesidir. Bu önkoşul aynı zamanda, bu entelijensiyanın
toplumsal ekonomik artığa, kapitalist
birikim süreçlerine, diğer üretim araçlarının mülkiyetini edinme süreçlerine
ulaşmasının da en önemli aracıdır.
4. AKP
hükümeti kurulduğundan bu yana, bu entelijensiya devletin olanaklarını
kullanarak, bu bilginin dolaşım kanallarıyla araçlarını, kendi tekeli altına
alarak kendini egemen (kapitalist) sınıfın içinde hegemonik fraksiyon olarak
yapılandırma yönünde ilerliyor.
5. AKP iktidarının kurduğu rejim, sahibi
oluğu özel (dini- ahlaki) bilginin, toplumun simgesel evrenini, tüm farklı
söylemleri dışarı atarak doldurmasını sağlamak (karşıt, muhalif söylemleri
susturmak) için, devletin disiplin ve cezalandırma araçlarının kontrolünü elinde topluyor; dönüştürmekte
olduğu “eski rejimin” devletten sorumlu sınıflarını ve kadrolarını, büyük bir
kararlılıkla tasfiye ediyor. AKP rejimi bu “yeni düzene” uygun yeni bireyin üretilmesi sürecini, nüfusun yeniden üretimini, bunun
alacağı biçimleri (aile-cinsel
pratikler, tercihler), bedenin
estetiğini (giysi, görünüm), mekanda
ve zamanda yerini (ibadet saatleri, yerleri ve ritüelleri) denetleyen,
yeniden şekillendiren bir biyopolitik
rejimini egemen kılmaya çalışıyor. Bu süreçte, totaliter, şiddetin giderek daha açık biçimlerde keyfi olarak uygulanabildiği, bir rejim
şekilleniyor.
6. AKP rejimin temsil ettiği tarihsel
blok, bu bloku bir arada tutan özgün ideoloji karşısında, bir karşıt “tarihsel
blok” oluşturmak için çabalamak, kendi içine dönmekten, kendini solun geri
kalanından yalıtmaktan, tarihte Faşizm yükselirken düşülen hataları, ben
merkezci, gündeme gelebilecek ittifak olasılıklarını, ideolojik-siyasi hatta
örgütsel saflık adına yadsıyıcı, engelleyici tutumları tekrarlamaktan mutlaka
kaçınmak gerekiyor.
No comments:
Post a Comment