Monday 11 February 2013

Rejim tartışması üzerine notlar

(09/02/2013. Sol Gazetesi)

-I-



1.         Rejimi tartışmak, artık-değerin üretiminin, doğrudan üreticiden koparılarak el konulmasının özgün tarihsel koşullarınca belirlenen “siyasi biçimin” (geniş anlamda devlet), belli bir dönemde, coğrafyada, günlük yaşamda kendini gösterme özelliklerini tartışmaktır.
2.         Rejim tartışması, bugün kapitalist üretim ilişkilerinin, kapitalist sınıfların çıkarlarını koruyan, yeniden üreten, genişleten “siyasi biçimin” tartışılması anlamına geliyor. Bu koruma, yeniden üretme, genişletme işlevi, aynı anda diğer sınıf ve tabakaların, öncelikle de  artık-değeri üreten sınıfların taleplerinin bastırılmasını, sermayenin çizdiği alan içine hapsedilmesini, duruma göre daraltılan yada genişletilebilen bu sınırların yeniden üretilmesini sağlayan “siyasi biçimi” tartışmaktır.
3.         Rejim tartışması, bu “siyasi biçimin”, toplumun, bireylerin günlük yaşamları üzerindeki dolayımsız etkilerini, “ siyasi biçimi” yaşatan disiplin ve cezalandırma rejimlerinin de tartışılmasıdır
4.         1, 2 ve 3. Maddelerde değindiğim tartışma konusu işlevler ve dinamikler hem bir mekanda hem de bir simgesel evrende (dil ve kültür) içinde gerçekleştiğinden, rejim tartışması, aynı zamanda bir taraftan, bu mekanın düzenlenmesi, denetlenmesi süreçlerinin teknolojilerinin tartışılması, diğer taraftan bu simgesel evrenin, kültürün 1 ve 2 deki işlevlere uygun  olarak aldığı biçimleri, üretim, yeniden üretim süreçlerinin, teknolojilerinin tartışılmasını gerektirecektir.
5.         Bu tartışma, toplumda konuşulabilir olanın, konuşmaya hakkı olanları, sözlerine anlam  yüklenenleri kapsayan sınırlarının saptanması demektir. Bu madalyonun öbür yüzünde, “siyasi biçimin” korunmasından sorumlu olan birey, sınıf ve tabakaların,  olduğu kadar bu rejimin hedef aldığı sınıf ve tabakaların ekonomik, siyasi ve kültürel özelliklerinin, sınıf/tabaka şekillenmesi süreçlerinin de anlaşılması olacaktır.
6.         Rejim tartışması, bu rejimin diğer rejimlerle ilişkilerinin, dünya ekonomisindeki, devletler sistemindeki hiyerarşik hegemonya, rekabet, dengeleme süreçlerinin de tartışılmasını gerektirecektir.
7.         Tüm bunlar, rejim tartışmasının, aynı zamanda bu rejimi değiştirmek isteyenlerin, siyasi etkinliklerinin, günlük yaşam içinde var olma biçimlerinin, örgütlenme, rejimin bastırdığı, susturduğu çıkarları dile getirme, savunma teknolojilerinin de tartışılması anlamına geleceğine işaret etmektedir. Rejimin tartışılması, aynı anda rejim karşıtlığının olası başarı koşullarının da tartışılması demektir. Birincisi, ikincisini yapabilmek için gereklidir.
8.         Rejim tartışması, aynı zamanda bir “tarihsel blokun”, belli bir tarihsel momentte oluşan bir iktidar blokunun betimlenmesi, özelliklerinin çözümlenmesi anlamına gelmek zorundadır. Toplumda işçi sınıfı ve burjuvazi dışında başka sınıflar olabileceği gibi, bu iki temel sınıf da bir çok açıdan parçalı, tabakalı bir şekillenme sergiler. Her rejim bir tarihsel iktidar blokunun ifadesidir. Bir tarihsel blok, bir sınıflar ittifakına, bunun içinde bir liderlik ilişkisine, bu blokun dışında ama, onu destekleyen sınıfların tabakaların varlığına gereksinim duyar. Bu blok, destek sınıflarının desteğini ,bloğu temsil eden rejime verilen rızayı olanaklı kılan bir söyleme dayanır. Bu söylem öncelikle, belli bir sınıf sadakati olan “organik aydınlar”  tarafından üretilir, kültür endüstrisi ve devletin ideolojik aygıtları tarafından yeniden üretilir, toplumda yayılır. Bir iktidar bloku, bu anlamda bir hegemonya ilişkisine, belli özgün tarihsel koşullara denk düşer. Blok, sürekli müzakere, pazarlık gerektiren bir istikrarsızlık, pazarlığa, müzakerelere bağlı olarak daralan genişleyen sınırlar içinde var olur.
9.         Rejim tartışması, bu tarihsel blokun karşısında yeni bir karşıt tarihsel blok inşa etmenin koşullarını tartışmak demektir. Bir tarihsel bloka karşı bir örgüt, parti, akım tek başına iktidar, rejim mücadelesi sürdüremez. Egemen tarihsel blok karşısında parti, grup, akımların siyasi görevi,  tek başarı şansı olan işlevi, bir karşıt “tarihsel blok” oluşturmak için mücadele etmektir.
10.       Bir egemen tarihsel blok, karşısında  belli bir tarihsel dönemde yalnızca belli bir karşıt tarihsel blok kurmanın olasılığı vardır. Rejim tartışması bu,  başarı şansı olabilecek  karşıt tarihsel blokun özelliklerinin, olasılıklarının saptanmasına ilişkin bir tartışmadır.

II

1.         AKP rejimi özgün bir “tarihsel blok”un ifadesidir. Bu blokun tarihsel özgünlüğü,  ülke içindeki bir rejim krizinin, diğer, taraftan gerilemekte olan bir küresel hegemonyacının bölgeyi yeniden şekillendirme projelerinin yarattığı  kritik “toplu durum”un çakıştığı “anda” şekillenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
2.         Ülke içinde 1990’ların sonunda iyice belirginleşen rejim krizi, Osmanlı toplumunun egemen sınıfının, çok özel konumundan dolayı, kuşaklar boyu kendini yeniden üreterek bu güne kadar varlığını sürdürmeye devam eden bir fraksiyonu olan Müslüman entelijensiyaya, 2000’li yılların başında, liberal entelijensiyanın da katkılarıyla, sermaye sınıfının, halkın en muhafazakar kesiminin desteğine dayanan yeni bir “tarihsel blok” kurarak devletin yönetimini ele geçirmenin, yeni bir rejim inşa etmenin yolunu açmıştır
3.         Bu entelijensiyanın varlığının önkoşulu, maddi temeli, bir tür (dini-ahlaki) bilginin üretiminin yeniden üretiminin, bu üretimin araçlarının, sahibi ve denetleyicisi olabilmesidir. Bu önkoşul aynı zamanda, bu entelijensiyanın toplumsal ekonomik artığa, kapitalist birikim süreçlerine, diğer üretim araçlarının mülkiyetini edinme süreçlerine ulaşmasının da en önemli aracıdır.
4.         AKP  hükümeti kurulduğundan bu yana, bu entelijensiya devletin olanaklarını kullanarak, bu bilginin dolaşım kanallarıyla araçlarını, kendi tekeli altına alarak kendini egemen (kapitalist) sınıfın içinde hegemonik fraksiyon olarak yapılandırma yönünde ilerliyor.
5.         AKP iktidarının kurduğu rejim, sahibi oluğu özel (dini- ahlaki) bilginin, toplumun simgesel evrenini, tüm farklı söylemleri dışarı atarak doldurmasını sağlamak (karşıt, muhalif söylemleri susturmak) için, devletin disiplin ve cezalandırma araçlarının  kontrolünü elinde topluyor; dönüştürmekte olduğu “eski rejimin” devletten sorumlu sınıflarını ve kadrolarını, büyük bir kararlılıkla tasfiye ediyor. AKP rejimi bu “yeni düzene” uygun yeni bireyin üretilmesi sürecini, nüfusun yeniden üretimini, bunun alacağı biçimleri (aile-cinsel pratikler, tercihler), bedenin estetiğini (giysi, görünüm), mekanda ve zamanda yerini (ibadet saatleri, yerleri ve ritüelleri) denetleyen, yeniden şekillendiren bir biyopolitik rejimini egemen kılmaya çalışıyor. Bu süreçte, totaliter, şiddetin giderek daha açık biçimlerde keyfi olarak uygulanabildiği, bir rejim şekilleniyor.
6.         AKP rejimin temsil ettiği tarihsel blok, bu bloku bir arada tutan özgün ideoloji karşısında, bir karşıt “tarihsel blok” oluşturmak için çabalamak, kendi içine dönmekten, kendini solun geri kalanından yalıtmaktan, tarihte Faşizm yükselirken düşülen hataları, ben merkezci, gündeme gelebilecek ittifak olasılıklarını, ideolojik-siyasi hatta örgütsel saflık adına yadsıyıcı, engelleyici tutumları tekrarlamaktan mutlaka kaçınmak gerekiyor.

No comments:

Post a Comment